“İlgili kişinin kişisel verilerinin, hakkında icra takibi yapan avukat tarafından hukuka aykırı olarak işlenmesi ve açıklanmasına ilişkin şikayet” ile ilgili Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 28/05/2020 Tarihli ve 2020/429 Sayılı Karar Özeti
İlgili kişiden alınan şikayet dilekçesinde özetle;
Konuya ilişkin olarak 01.10.2019 tarih ve 2019/293 sayılı Kurul Kararı ile başlatılan inceleme çerçevesinde avukattan savunma sunması talep edilmiş, veri sorumlusu avukat savunmasında,
Konunun Kurumun görev/inceleme alanından çıktığı, şöyle ki,
USULE İLİŞKİN OLARAK
Başvuru yolunun henüz tüketilmediği,
Şikayetin süresinde yapılmadığı,
Şikayetin reddedilmiş sayılması gerektiği,
ESASA İLİŞKİN OLARAK,
belirtilerek, konunun yargıya intikal etmiş olması, usule ilişkin itirazları, Kurul aksi kanaatte ise esasa ilişkin açıklamaları dikkate alınarak yersiz olarak nitelendirdiği şikayetin reddedilmesi talep edilmiştir. Avukatın savunmasında ayrıca, şikayetçinin T.C. kimlik numarasına göre adına kayıtlı cep telefonu aboneliklerinin olanak varsa sorgulanması yoksa iletişim şirketlerine yazı yazılması; bu minvalde 01.11.2018 – 31.12.2018 tarihleri arasında adına kayıtlı hattı arayanlar listesinin de GSM şirketinden getirtilmesi ve yapılacak incelemede değerlendirilmesi Kurumumuzdan talep edilmiştir.
Öte yandan, inceleme süreci devam ederken ilgili kişiden alınan ek beyanda, Kurumumuzun savunma istemesinden sonra şikayet ettiği veri sorumlusu avukat tarafından kendisine iletilen cevapta şahsına ait bir çok numaranın olduğu ve kişisel verilerini içeren mesajların atıldığı numaraların kendisine ait olduğunu düşündüğü ve bu amaçla bilgilendirme amaçlı mesaj attıklarını iddia ettiği, şahsına ait tüm hat dökümlerini abonelik başlangıç ve bitiş tarihleri ile tarafımıza sunduğu, kişisel verilerinin paylaşıldığı tarihte şahsına ait tek bir hattın olduğunun görüleceği; kişisel verilerinin banka ile yapmış olduğu sözleşme kapsamında alenileştirilmiş olduğu açıklamasının doğru olmadığı; mesaj atılan numaraların şahsına ait olduğunu düşündüğünü belirtmiş olmasına rağmen yazısı ekinde sunulan ekran görüntülerinden anlaşılacağı üzere ve Savcılıkta ifade veren iş arkadaşlarına gönderilen mesajlarda o dönem beraber görev yaptığı bir başka iş arkadaşının borç bilgilerinin de paylaşılmış olduğunun görülebileceği, hukuk bürosu çalışanları, söz konusu mesaj atılan numaraların şahsına ait olduğunu düşünüyor ise diğer kişinin borç bilgilerini neden aynı numaralara mesaj gönderdiklerinin sorgulanması gerektiği belirtilmiştir.
Bahse konu şikayet başvurusu ve ek beyanlar, ilgili kişinin iddiaları, veri sorumlusundan alınan bilgi ve belgeler ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi neticesinde Kişisel Verileri Koruma Kurulunca alınan 28.05.2020 tarih ve 2020/429 sayılı Kararda aşağıdaki değerlendirmelere yer verilmiştir.
Şikayete konu olayda, bankaya borcu olan ve bu borca ilişkin işlemlerin yürütülmesini teminen kişisel verileri banka tarafından avukata aktarılan ve avukat tarafından kişisel verileri işlenen şikayetçinin “ilgili kişi”, Banka adına icra işlemlerini yürüten ve bu işlemle ilgili olmak üzere ilgili kişinin kişisel verilerini işlemesi gereken avukatın “veri sorumlusu”, ilgili kişinin bankaya olan borcunu tahsil edebilmek için avukat tarafından ilgili kişinin iletişim bilgileri ve diğer ilgili bilgilerinin işlenmesi eyleminin ise “veri işleme faaliyeti” olduğu değerlendirilmektedir. Diğer yandan Kanunda, kişisel veriler sınırlı sayma yöntemi ile belirlenmemiş, bir verinin kişisel veri olması için belirli ya da belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin olma kriteri getirilmiştir. Bu bağlamda, ilgili kişinin ağabeyine ve iş arkadaşlarına gönderilen mesajın içeriği incelendiğinde, ilgili kişinin açık adını, borçlu olduğu bankayı ve icra dosyası borcuna ilişkin bilgileri ihtiva eden kısa mesajın, ilgili kişiye ait kişisel veri niteliğindeki bilgileri içerdiği anlaşılmaktadır.
Usule İlişkin Değerlendirme
Veri sorumlusunun iddiası, ilgili kişinin 02.01.2019 tarihli e-postasından haberdar olunmadığı, şikayetin varlığından Kurumumuzun bilgi belge talebi yazısı ile haberdar olunduğu, bu durumda ilgili kişiye cevap verme süresinin Kurumumuz yazısının tebellüğ tarihinden itibaren başladığı yönündedir. Ancak, Kanunun 13 üncü maddesinin (2) numaralı fıkrası, “Veri sorumlusu başvuruda yer alan talepleri, talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde ücretsiz olarak sonuçlandırır” hükmünü amir olup, bu hükümde belirtilen 30 günlük sürenin Kurum yazısının tebellüğ tarihinden başlaması mümkün değildir.
Usule ilişkin bir diğer iddia, e-posta tarihinin 02.01.2019, Kurula şikayet tarihinin 06.02.2019 olduğu, bu durumun ise Kanunun 14 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrası hükmüne uygun olmadığı yönündedir. Bilindiği üzere, Kanunun “Kurula şikâyet” başlıklı 14 üncü maddesi, “Başvurunun reddedilmesi, verilen cevabın yetersiz bulunması veya süresinde başvuruya cevap verilmemesi hâllerinde; ilgili kişi, veri sorumlusunun cevabını öğrendiği tarihten itibaren otuz ve her hâlde başvuru tarihinden itibaren altmış gün içinde Kurula şikâyette bulunabilir.” hükmünü amirdir. Şikayete konu olayda başvuruya cevap verilmediği için başvurudan itibaren 60 günlük süre kuralı geçerli olacaktır ki, ilgili kişinin Kurumumuza başvurusu, veri sorumlusuna başvuru tarihinden sonra 34 üncü günde yapılmış olup, Kanunda belirlenen 60 günlük yasal süre içerisinde yapılmış bir başvurudur.
Son olarak, veri sorumlusu şikayetin üzerinden uzun zaman geçmiş olduğunu belirtmekte ve Kanunun 15 inci maddesinde yer alan “….. şikayet üzerine Kurul talebi inceleyerek ilgililere bir cevap verir. Şikayet tarihinden itibaren 60 gün içerisinde cevap verilmezse talep reddedilmiş sayılır….” hükmüne dayanarak şikayetin reddedilmiş sayılmasını talep etmektedir. Ancak, Kurumumuzun 03.04.2019 tarih ve 4485 sayılı yazısı ile, konuya ilişkin incelemenin sürdüğü ve sonuçlanmasını müteakip tarafına bilgi verileceği hususu ilgili kişiye tebliğ edilmiş olup, bu bilgilendirmenin yapılması hususunda Kanunun ilgili maddesinde belirtilen süre gözetilmiştir. Ayrıca, dosyaya ilişkin alınan 2019/293 sayılı ilk Kurul Kararı da ilgili kişiye tebliğ edilmiş olup, dosyanın safahat bilgileri ilgili ile paylaşılmıştır.
Bu değerlendirmeler ışığında, veri sorumlusunun usule ilişkin itirazlarının reddedilmesi kanaatine varılmıştır.
Esasa İlişkin Değerlendirme
Kanunun 5 inci maddesi, kişisel verilerin işlenme şartlarını düzenlemekte olup, maddenin (1) numaralı fıkrasında, kişisel verilerin ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlenemeyeceği hüküm altına alınmış, (2) numaralı fıkrada ise, kanunlarda açıkça öngörülmesi, fiili imkansızlık nedeniyle rızasını açıklayamayacak durumda olan veya rızasına hukuki geçerlilik tanınmayan kişinin kendisinin veya bir başkasının hayatı veya beden bütünlüğünün korunması için veri işlemenin zorunlu olması, bir sözleşmenin kurulması veya ifasıyla doğrudan doğruya ilgili olmak kaydıyla sözleşmenin taraflarına ait kişisel verilerin işlenmesinin gerekli olması, veri sorumlusunun hukuki yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için zorunlu olması, ilgili kişinin kendisi tarafından alenileştirilmiş olması, bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için veri işlemenin zorunlu olması, ilgili kişinin temel hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla veri sorumlusunun meşru menfaati için veri işlenmesinin zorunlu olması hallerinde ilgili kişinin açık rızası olmaksızın kişisel verilerin işlenmesinin mümkün olduğu hükme bağlanmıştır.
Somut olayda, veri sorumlusu bir avukat olup, vekili olduğu Banka adına, Bankanın haklarını ve menfaatlerini korumak amacıyla hareket ettiği, bu anlamda Avukatlık Kanunundan kaynaklanan yükümlülükleri ve yürütmekte olduğu icra işlemleri bakımından İcra İflas Kanunu ve ikincil mevzuat düzenlemelerinden kaynaklanan hukuki yükümlülüklerini yerine getirmek amacıyla borçluya ait bilgileri, kanuna uygun olarak işleme ve ilgili birim/mercilere bildirme yetkisi olduğu ve bu bağlamda işlediği kişisel verileri Kanunun 5 inci maddesinin (2) numaralı fıkrası çerçevesinde ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlemesinin kanuna uygun olduğu değerlendirilmektedir.
Ancak Kanun hükümleri gereğince açık rıza aranmaksızın işlenecek kişisel verilerin borçluya ait olması gerekmektedir. Bu kapsamda ne banka ile ne de avukat ile bağı olan ve bahse konu icra işlemine konu kişisel verisi bulunmayan ilgili kişinin ağabeyi ve iş arkadaşlarının telefon numaralarının işlenmesi ve akabinde şikayetçi ilgili kişiye ait kişisel verilerin bu üçüncü kişilere ifşası Kanunun 5 inci maddesinin (2) numaralı fıkrası hükümleri kapsamında gerçekleştirilebilecek bir kişisel veri işleme faaliyeti değildir. Somut olayda Avukat tarafından ilgili kişiye ait borç bilgilerinin ağabeyi ve iş arkadaşlarına kısa mesaj olarak gönderilmesi eylemi bakımından, ilgili kişinin ağabeyinin ve iş arkadaşlarının telefon numarasının hangi surette elde edildiği ve bu telefon numaralarının işlenmesinde Avukatın hangi hukuki gerekçeye dayandığının da değerlendirilmesi gerekmektedir. Avukat tarafından yapılan savunmada, şikayetçinin süreç içerisinde farklı GSM hatlarından büroyu birden fazla kez aradığı ve kendisi ile çok sayıda görüşme gerçekleştirildiği, ofis çalışanları tarafından, işin doğasına uygun olarak gelen aramaların ilgili kişinin bilgisine işlenmekte olduğu ve gerekli zamanlarda bu numaradan ulaşıldığı, şikayet dilekçesinde, ekran çıktıları sunulan hatların bu tipten olabileceği gibi, sıkça rastlanan şekilde borçluların; hukuk bürosunu arkadaşlarına ait hatlardan aramaları veyahut nadiren de olsa ekonomik durumları hakkında kendilerine referans olacak arkadaşlarının numaralarını bildirmeleri yüzünden kayıtlarına girebildiği şeklindeki açıklamasının, söz konusu üçüncü kişilerin telefon numaralarının avukat tarafından işlenmesi bakımından Kanunun 5 inci maddesi kapsamında bir dayanak teşkil etmeyeceğinden, ilgili kişinin ağabeyi ve iş arkadaşlarının telefon numarasının avukat tarafından işlenmesi suretiyle kısa mesaj gönderilmesinin hukuka uygun olmadığı kanaatine varılmaktadır.
Ayrıca, veri sorumlusunun savunmasında, borçluya ait olduğu düşünülen telefon hatlarına aynı gün, yani 27.11.2018 tarihinde tek seferde yalnızca bir SMS gönderildiği belirtilmektedir. İlgili kişinin iş arkadaşlarının Cumhuriyet Başsavcılığında verdikleri ifadelerde kendilerine 27.11.2018 tarihinde SMS gönderildiği belirtilmekle birlikte, ilgili kişinin ağabeyi tarafından verilen ifadenin ekinde yer alan ekran görüntüsü çıktılarında söz konusu SMS’lerin bu kişiye muhtelif tarihlerde pek çok kez gönderildiği anlaşılmaktadır. Diğer yandan, ilgili kişinin iş arkadaşlarının telefon ekran görüntüsünde, ilgili kişi dışında bir başka şahsın borç bilgilerinin de avukata/hukuk bürosuna ait olduğu anlaşılan numaradan bu kişiler ile paylaşıldığı görülmektedir.
Kanunun 12 nci maddesinde yer alan hüküm gereğince veri sorumlusu; kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini önlemek, kişisel verilere hukuka aykırı olarak erişilmesini önlemek, kişisel verilerin muhafazasını sağlamak, amacıyla uygun güvenlik düzeyini temin etmeye yönelik gerekli her türlü teknik ve idari tedbirleri almak zorundadır. Veri sorumlusu, kendi kurum veya kuruluşunda, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasını sağlamak amacıyla gerekli denetimleri yapmak veya yaptırmak zorundadır. Veri sorumluları ile veri işleyen kişiler, öğrendikleri kişisel verileri bu Kanun hükümlerine aykırı olarak başkasına açıklayamaz ve işleme amacı dışında kullanamazlar.
Veri sorumlusu avukat tarafından, ilgili kişinin ağabeyi ve iş arkadaşlarının telefon numaralarının varsayımlara dayanan ve tam olarak ispatlanamayan bir şekilde elde edilmesi, akabinde şikayetçi ilgili kişiye ait borç bilgilerinin yani kişisel verilerin bu numaralarla paylaşılması Kanun hükümlerine aykırılık teşkil etmekte olup, bu suretle veri sorumlusunun kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini önleme, kişisel verilere hukuka aykırı olarak erişilmesini önleme ve kişisel verilerin muhafazasını sağlamak amacıyla uygun güvenlik düzeyini temin etmeye yönelik gerekli her türlü teknik ve idari tedbirleri alma yükümlülüğünü yerine getirmediği kanaatine varılmaktadır.
Öte yandan, veri sorumlusu avukatın savunmasında, ilgili kişinin hayatın olağan akışına aykırı şekilde fazla sayıda telefon hattı aboneliğine sahip olduğu belirtilerek, bu durumun, ilgili kişinin dilekçesine yazmak suretiyle alenileştirdiği T.C. kimlik numarası kullanılarak GSM operatörlerinin borç sorgulama sayfalarından tespit edildiği belirtilmiş ve bu sorgulamalara ilişkin internet sayfası çıktıları da savunmaya eklenmiştir. Öncelikle, veri sorumlusu avukatın görevi gereği edindiği veya ilgili kişinin veri sorumlusu avukata başvurmak amacıyla kendisine bildirmiş olduğu kişisel verilerin alenileştirilmiş veri olduğunu söylemek mümkün değildir. Kişisel Verilerin Korunması Kanununa İlişkin Uygulama Rehberinde de belirtildiği üzere, alenileştirmeden söz edilebilmesi için ilgili kişinin alenileştirme iradesinin bulunması ve ayrıca verinin alenileştirme amacı dışında kullanılmaması gerekmektedir. Ancak, avukatın başka bir vesile ile işlediği kişisel verileri kullanarak ilgili kişinin GSM aboneliklerini ve borçlarını sorgulaması bu bağlamda değerlendirilemeyecektir. Diğer yandan, bilindiği üzere, Kanunun genel ilkeler başlıklı 4 üncü maddesinde, kişisel verilerin işlenmesinde uyulması gereken ilkeler düzenlenmiş olup, maddenin (2) numaralı fıkrasında kişisel verilerin işlenmesinde “(c) belirli, açık ve meşru amaçlar için işleme, (ç) işlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olma” ilkelerine uyulması gerektiği hükme bağlanmıştır. Veri sorumlusunun icra işlemlerinde kullanmak üzere edindiği veya ilgili kişi tarafından kendisine bildirilen T.C. kimlik numarasını kullanarak GSM hattı sorgulaması yapmak suretiyle ikinci bir hukuka aykırı veri işleme eylemine sebebiyet verdiği değerlendirilmektedir.
Kanuna uyum konusunda genel değerlendirme
Veri sorumlusu avukat tarafından Kurumumuza iletilen savunmada, 6698 sayılı Kanun ve uygulamalarına ilişkin yanlış tespit ve değerlendirmeler olduğu anlaşılmış olup, bu hususta genel bir değerlendirme yapılması gereği hasıl olmuştur.
Kanunun kamuoyu tarafından bilinmediği, içselleştirilmediği şeklindeki açıklamaya karşılık olarak, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu 7 Nisan 2016 tarihinde yürürlüğe girmiş; geçiş hükümleri Kanunun Geçici 1 inci maddesinde düzenlenmiştir. Geçici 1 inci maddenin (3) numaralı fıkrasında “Kanunun yayımı tarihinden önce işlenmiş kişisel verilerin Kanunun yayımı tarihinden itibaren iki yıl içinde Kanuna uygun hale getirileceği belirtilmek suretiyle uyum için gerekli süre de hüküm altına alınmıştır. Söz konusu iki yıllık geçiş süresinin 7 Nisan 2018 tarihi itibari ile dolduğu dikkate alındığında, içinde bulunduğumuz tarih itibariyle, mesleği gereği mevzuat konularına hakim olması gereken veri sorumlusu avukatın söz konusu açıklamasının kabul edilebilir olmadığı değerlendirilmektedir.
Öte yandan, Kurulca alınan karar sayısının az olduğu değerlendirmesine karşılık olarak, Kurul tarafından alınan her Kararın değil, sadece yayımlanmasına Kurulca karar verilen Kararların, Kanunun 12 nci maddesinin (5) numaralı fıkrası ile yine Kanunun 23 üncü maddesinin (5) numaralı fıkrası hükümlerine istinaden yayımlandığını belirtmekte fayda görülmektedir.
Öte yandan, veri sorumlusu avukat, Kurumun savunma talebi yazısı ekinde matbu olarak tüm veri sorumlularına iletilen Veri Sorumlusu Tanıtım Formunu doldurmamış, savunmasında yasal süre olan 30.09.2020 tarihi itibariyle formun doldurulacağı ve VERBİS’e kayıt yükümlülüğünün yerine getirileceğini belirtmiştir. Bilindiği üzere, Kanunun “Veri Sorumluları Sicili” başlıklı 16 ncı maddesinin (2) numaralı fıkrasında Kurul tarafından Veri Sorumluları Siciline kayıt zorunluluğuna istisna getirilebileceği düzenlenmiş olup, söz konusu hükmün verdiği yetki çerçevesinde Kurul tarafından alınan 02.04.2018 tarih ve 2018/32 sayılı Karar uyarınca “19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu uyarınca faaliyet gösteren avukatlar” VERBİS’e kayıt yükümlülüğünden istisna tutulmuştur. Bu anlamda, veri sorumlusunun bir avukat olduğu dikkate alındığında, avukatlık mesleği dışında bir veri sorumluluğu bulunup bulunmadığı ve VERBİS’e kayıt yükümlülüğü olup olmadığı tarafınca ayrıca değerlendirilmelidir.
Öte yandan, veri sorumlusunun savunmasında, ofislerinde kullandıkları bazı yazılımlardan söz edilmekte olup, bu hususta Kurul tarafından alınan “Hukuka Aykırı Olarak Elde Edilen Veriler Üzerinden Vatandaşların Kimlik ve İletişim Bilgileri Gibi Kişisel Verilerinin Sorgulanmasına İmkân Tanıyan Yazılım/Program/Uygulamalara Yönelik” 18/10/2019 tarihli ve 2019/308 sayılı İlke Kararının veri sorumlusunca dikkate alınması gerektiği değerlendirilmektedir.
Bu minvalde, veri sorumlusu avukatın savunmasında 6698 sayılı Kanun ve uygulamalarına ilişkin yer alan yanlış tespit ve değerlendirmeler dikkate alındığında, Kanuna uyum konusunda azami dikkat ve özenin gösterilmesi hususunda veri sorumlusunun talimatlandırılmasının uygun olacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Konunun yargıya intikal etmiş olmasına ilişkin değerlendirme
Gerek ilgili kişi tarafından sunulan belgeler gerek veri sorumlusu avukatın savunması ve sunduğu belgeler, konunun ilgili kişi tarafından yargıya intikal ettirilmiş olduğunu göstermektedir. 1136 sayılı Avukatlık Kanununun “Soruşturmaya yetkili Cumhuriyet Savcısı” başlıklı 58 inci maddesinde, “Avukatların avukatlık veya Türkiye Barolar Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma, Adalet Bakanlığının vereceği izin üzerine, suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısı tarafından yapılır” hükmü düzenlenmiş olup, avukat hakkındaki işlemin bu hüküm çerçevesinde yürütüldüğü anlaşılmaktadır. Ancak, ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünü muhatap fezlekenin “Netice ve Kanaat” bölümünde avukatın “kişilerin huzur ve sükununu bozma, görevi kötüye kullanma ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarını işlediği hususunda yeterli şüpheye ulaşıldığı” ifadesi yer almakta olup, avukatın savunması ekinde de görüleceği üzere söz konusu suçlar arasında kişisel verilere ilişkin suçlar bakımından bir değerlendirmeye gidilmemiş olup, bu anlamda şikayete konu eylemde hukuka aykırı bir kişisel veri işleme faaliyeti olduğu değerlendirildiğinden konunun Kurulun görev ve yetki alanında olduğu sonucuna varılmaktadır. Ayrıca, ilgili kişinin ağabeyinin ve kendisiyle aynı yerde ikamet eden iş arkadaşlarının iletişim bilgilerinin kaydedilmesi ve bu kişilere SMS gönderilmesi şeklinde gerçekleşen kişisel veri işleme faaliyeti bakımından konunun yargıya intikal etmediği ve bu hukuka aykırı kişisel veri işleme faaliyetinin de Kurulun yetki ve görev alanında bulunduğu dikkate alındığında söz konusu şikayete ilişkin yapılan inceleme neticesinde Kurul tarafından Kanunda yer alan müeyyidelerin uygulanmasının önünde bir engel olmadığı değerlendirilmektedir.
Sonuç olarak,
Bankaya olan borcuna ilişkin bilgilerin, icra işlemlerini yürüten avukat tarafından kendisi gibi kamu sosyal tesisinde konaklamakta olan iş arkadaşlarına ve ağabeyine SMS aracılığıyla gönderilmesi üzerine, ilgili avukatlık bürosuna başvuran ancak bir cevap alamayan ilgili kişinin şikayetinin incelenmesi neticesinde;
1. Veri sorumlusunun usule ilişkin itirazlarının yersiz olması nedeniyle reddedilmesine,
2. Veri sorumlusu avukat tarafından, ilgili kişinin ağabeyi ve iş arkadaşlarının telefon numaralarının varsayımlara dayanan ve tam olarak ispatlanamayan bir şekilde elde edilmesi, akabinde şikayetçi ilgili kişiye ait borç bilgilerinin yani kişisel verilerin bu numaralarla paylaşılmasının; ayrıca ilgili kişinin T.C. kimlik numarası kullanılmak suretiyle GSM aboneliklerinin ve borçlarının sorgulanmasının Kanun hükümlerine aykırılık teşkil ettiği, bu suretle kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini önleme ve kişisel verilere hukuka aykırı olarak erişilmesini önleme yükümlülüğünü yerine getirmediği ve genel ilkelere aykırı hareket ettiği dikkate alındığında, veri sorumlusunca yürütülen veri işleme faaliyetinin Kanunun 12 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasına aykırılık teşkil etmesi nedeniyle Kanunun 18 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi uyarınca hakkında 125.000 TL idari para cezası uygulanmasına,
3. Veri sorumlusu avukatın savunmasında 6698 sayılı Kanun ve uygulamalarına ilişkin yer alan yanlış tespit ve değerlendirmeler dikkate alındığında, Kanuna uyum konusunda azami dikkat ve özenin gösterilmesi hususunda talimatlandırılmasına
karar verilmiştir.