“Hakkında hüküm verildiği suçtan dolayı cezası infaz edilen ilgili kişiye ait haberin yayımlandığı gazetenin internet sitesinden kaldırılması talebi” hakkında Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 22/05/2020 tarihli ve 2020/414 sayılı Karar Özeti
İlgili kişinin vekilinden alınan şikayet dilekçesinde özetle;
Müvekkilinin yurtdışında başına gelen bir olay nedeniyle internet yayınlarında adı ve soyadının geçtiği, Google arama motorunda adı ve soyadının aratılması sonucunda veri sorumlusu Gazetenin internet sitesinin linkine ulaşıldığı, söz konusu haberde müvekkilinin hüküm giydiği suça ilişkin bilgilerin yer aldığı ve haberin 2009 Haziran dönemine ait olması sebebiyle yaklaşık 10 yıl öncesine ilişkin olduğu, söz konusu cezanın tamamının infaz edildiği, ulaşılan haberler nedeniyle müvekkilinin iş hayatı ve ailesinin bu durumdan olumsuz etkilendiği, veri sorumlusu Gazeteye başvurulduğu; ancak başvurusunun aynı gün reddedildiği ifade edilerek kişisel verileri ve özel nitelikli kişisel verilerini ihlal eden tarafların hukuka aykırı davranışlarına son verilerek haberlerin kaldırılması, ilgili kurumlara 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (Kanun) kapsamında idari para cezası verilmesi, telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve açıkça hukuka aykırılık olması nedeniyle veri işlenmesinin ve verinin yurt dışına aktarılmasının durdurulması, ilgili kurumlar hakkında Savcılığa suç duyurusunda bulunulması talep edilmektedir.
Konuya ilişkin olarak başlatılan inceleme çerçevesinde veri sorumlusu Gazeteden savunma sunması talep edilmiş, veri sorumlusu Gazetenin savunmasında,
- Kanunun ‘İstisnalar’ başlıklı 28 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan “Kişisel verilerin millî savunmayı, millî güvenliği, kamu güvenliğini, kamu düzenini, ekonomik güvenliği, özel hayatın gizliliğini veya kişilik haklarını ihlal etmemek ya da suç teşkil etmemek kaydıyla, sanat, tarih, edebiyat veya bilimsel amaçlarla ya da ifade özgürlüğü kapsamında işlenmesi” ifadeleri ile kişisel verilerin ‘ifade özgürlüğü’ kapsamında işlenmesinin ‘hukuka uygunluk’ nedeni olarak değerlendirileceğinin açıkça ifade edildiği,
- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 26 ncı maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.” şeklinde düzenlemenin yer aldığı, dolayısıyla haber alma ve vermenin ifade özgürlüğünün bir parçası olarak değerlendirildiği ve Anayasa tarafından doğrudan koruma altına alındığı,
- Bu açıklamalar doğrultusunda, şikâyet konusu yazının ‘kamunun haber alma hakkı’ kapsamında kaleme alındığı, kanun koyucu tarafından veri işleme kuralları istisnaları arasında olan ‘ifade özgürlüğü’ içerisinde değerlendirilmesi gerektiği,
- Şikâyet eden vekiline gönderilen cevabi yazıda yer alan yayın ilkelerine ilişkin olarak; basın ve genel manada medyanın yasama, yürütme ve yargıdan sonra 4. güç olarak değerlendirildiği ve AİHM Kararlarında ifade edildiği üzere ‘Demokrasinin Bekçi Köpeği’ olarak kabul edildiği, basın kuruluşlarının genel yargı denetimi dışında bir iç denetim mekanizması kapsamında ‘yayın ilkeleri oluşturarak’ bunları uyguladığı ve yürüttüğü,
- İlgili kişinin kişisel verilerinin internet sitesinden kaldırılmamasına ilişkin gerekçelerin ‘kamunun haber alma hakkı’ içerisinde yer alan ‘basın özgürlüğü’ çerçevesinde kaleme alınması ve ‘hukuka uygunluk nedeni’ içermesi ile bağlantılı olduğu,
- İlgili medya grubunun bünyesinde yer alan bütün yayın organları ile ilgili her gün onlarca ‘içerikten çıkarma, değiştirme’ taleplerinin taraflarına iletildiği, okuyucuların haberde bahsi geçen olgular tamamen görünürde gerçeğe uygun olsa dahi kişisel olarak rahatsız edici olduğu gerekçesi ile yayından kaldırma taleplerinin bulunduğu, medyanın kamuoyu üzerindeki haber verme hak ve görevi doğrultusunda özellikle yaşanan adli süreçler ile ilgili yapılan bu haberlerin, gelişigüzel ve üstün kamuoyu yararı dikkate alınmadan sadece ilgilisi tarafından rahatsız edici bulunduğu için kaldırılması dolayısıyla orta ve uzun vadede medyanın işlevsiz kalması anlamına geleceği ve kamunun haber alma hakkının zarar görebileceği,
- İlgilisi tarafından içeriğin kaldırılması talepli hususlar değerlendirilirken üstün kamu yararının dikkate alındığı ve bu husus çerçevesinde her somut olay için ayrı bir değerlendirmenin yapıldığı, şikayete konu olayda ise ilgili kişinin gerçekleştirmiş olduğu eylemin tarafsız bir mahkeme tarafından araştırıldığı ve nihayetinde mahkumiyet kararı verilerek bu kararın kamuya açık bir şekilde ilan edildiği, dolayısıyla gizli bir bilginin taraflarınca ifşa edilmesinin söz konusu olmadığı gibi haberde bahsi geçen bilgilerin tamamının yargı makamları kararı ile kesinlik kazandığı, haber tarihi üzerinden belli bir zaman geçmiş olması gerekçesine dayanarak içeriklerin kaldırılması halinde medya kuruluşlarının arşivlerinin tamamen eriyeceği ve kamu denetimi için önemli olan toplumsal belleğin ortadan kalkacağı,
- Yayınların kaldırılması ile ilgili olarak 5651 sayılı Kanun ile ‘erişim engelleme’nin mümkün kılındığı, ilgili Kanun kapsamında bir içeriğin ‘kişilik haklarını ihlal ettiğini’ iddia eden şahsa, bağımsız ve tarafsız mahkemeler aracılığıyla her somut olay için ayrı değerlendirme yapılması ve hakimler tarafından uygun görüldüğü takdirde erişim engelleme kararının verilmesini sağlayabilecek Sulh Ceza Hakimlikleri aracılığıyla talepte bulunma hakkının ihdas edildiği, bu minvalde alınacak kararların taraflarına tebliği sonrasında erişim engelleme kararının 4 saat içerisinde taraflarınca uygulandığı,
açıklamalarına yer verilmiş ve bu kapsamda, kamu yararı içeren bir haber ile ilgili olarak ilgili kişinin yargı yoluna başvurmayıp kanuni muvazaa yoluna giderek Kurula başvurmasının yargı denetiminden kaçması ve hakkını kötüye kullanmış olmasına sebebiyet verdiği ifade edilerek bu açıklamalar ve ilgili mevzuat doğrultusunda; Anayasa Mahkemesi’nin 03.03.2016 tarih ve 2013/5653 sayılı Kararında “…her ne kadar kişisel verilerin ancak Kanunla veya kişinin açık rızası ile işlenebileceği belirtilmiş ise de Anayasada tanımlanan ifade ve basın özgürlükleri kapsamında yapılan bir haberin anılan sınırların istisnası olacağı açıktır…”…“…Unutulma hakkının internet gazete arşivlerindeki her türlü haber yönünden uygulanmasını beklemek mümkün değildir…”..“…internette tutulan arşivlerin, ifade ve basın özgürlükleri kapsamında olduğu açıktır. Dolayısıyla internette yayımlanan ve gazetecilik faaliyeti kapsamında kabul edilen bir haber arşivinin yayından kaldırılması basın özgürlüğüne yönelik bir müdahale teşkil eder.” şeklinde yer aldığı, bu çerçevede şikayet sonucu başlatılan soruşturma neticesinde tarafları hakkında “6698 sayılı Kanuna aykırı bir işlemin bulunmadığı” yönünde karar verilmesi talep edilmiştir.
Konuya ilişkin yapılan inceleme neticesinde Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 22/05/2020 tarih ve 2020/414 sayılı Karar ile;
- Kanunun “Tanımlar” başlığını taşıyan 3 üncü maddesinde kişisel verinin “kimliği belirli ya da belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi”, ilgili kişinin “kişisel verileri işlenen her türlü gerçek kişi”, veri sorumlusunun ise “kişisel verilerin işleme amaçlarını ve vasıtalarını belirleyen, veri kayıt sisteminin kurulmasından ve yönetilmesinden sorumlu olan gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlandığı,
- Diğer taraftan, Kanunun “İlgili Kişinin Hakları” başlıklı 11 inci maddesinde herkesin, veri sorumlusuna başvurarak kendisiyle ilgili; kişisel verilerinin işlenip işlenmediğini öğrenme, kişisel verileri işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme, kişisel verilerinin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme, yurt içinde veya yurt dışında kişisel verilerinin aktarıldığı üçüncü kişileri bilme, kişisel verilerinin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesini isteme, 7 nci maddede öngörülen şartlar çerçevesinde kişisel verilerinin silinmesini veya yok edilmesini isteme, kişisel verilerinin düzeltilmesi veya silinmesi/yok edilmesi ile ilgili yapılan işlemlerin kişisel verilerinin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme, işlenen verilerin münhasıran otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesi suretiyle kişinin kendisi aleyhine bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme ve kişisel verilerinin kanuna aykırı olarak işlenmesi sebebiyle zarara uğraması hâlinde zararın giderilmesini talep etme hakkına sahip olduğunun hükme bağlandığı,
- Kanunun 28 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine göre ise “Kişisel verilerin millî savunmayı, millî güvenliği, kamu güvenliğini, kamu düzenini, ekonomik güvenliği, özel hayatın gizliliğini veya kişilik haklarını ihlal etmemek ya da suç teşkil etmemek kaydıyla, sanat, tarih, edebiyat veya bilimsel amaçlarla ya da ifade özgürlüğü kapsamında işlenmesi” halinde Kanun hükümlerinin uygulanmayacağının düzenlendiği,
- İfade özgürlüğünün bir yansıması olan basın özgürlüğü ile kişilik hakları karşı karşıya geldiğinde haberin;
a) Kamu ilgi ve yararı taşıması,
b) Gerçek ve güncel olması,
c) Özü ile biçimi arasındaki denge
kriterleri kapsamında değerlendirilmesi suretiyle hangi hakka üstünlük tanınması gerektiğinin belirlenmesinin önem arz ettiği, - Bu kapsamda öncelikle kamu yararının tespitinde, haberin kişilerin gereksiz merak duygularına mı yoksa yüksek ahlaki ve hukuki değerlerin korunmasına mı hizmet ettiğinin değerlendirilmesinin uygun olacağı, bu anlamda, toplumsal ilgi uyandıran, kamuoyu üzerinde düşünmeye ve tartışmaya sevk eden, belli bir sorunun aydınlanmasına ve buna çözüm yollarının gösterilmesine hizmet eden olayların açıklamasında kamu yararının bulunduğu, örneğin, yasa dışı uygulamaların, rüşvet ve yolsuzlukların kamuoyuna iletilmesinde, eleştirilmesinde kamu yararı bulunduğu, öte yandan, kamu ilgi ve yararı kriteri kapsamında siyasetçiler ve kamu görevlilerine dair yapılan haberler bakımından basın özgürlüğüne yapılan sınırlamaların daha dar yorumlanmasının uygun olacağının değerlendirildiği,
- Bu çerçevede, basın özgürlüğüne yapılan sınırlamanın daha dar yorumlanabilmesine olanak sağlayacak olan ilgili kişinin toplum tarafından tanınır, bilinir olma gibi siyasetçi, ünlü veyahut kamu görevlisi olma kriterlerinden birini taşıdığına dair herhangi bir bilgiye yapılan incelemelerde rastlanılmamış olmakla birlikte bahse konu olaya konu haberin kamu ilgi ve yararının yasa dışı uygulamalar, rüşvet ve yolsuzlukların kamuoyuna iletilmesi gibi değerlendirilebilecek olan insan kaçakçılığı suçunu işleyen failler hakkında olduğunun görüldüğü, bu kapsamda, haberin yayınlanması ile toplumun bilgilendirilmesi ve bu durumdan haberdar edilmesinin toplumsal bir faydaya yol açabileceğinin mümkün göründüğü, dolayısıyla, söz konusu haber her ne kadar toplum tarafından tanınır olmayan bir vatandaş hakkında olmuş olsa dahi bu haberin kamuya duyurulmasında kamunun ortak menfaatinin bulunduğu sonucuna varıldığı,
- Karşı karşıya gelen hakların değerlendirilmesi açısından haberin gerçek ve güncel olması ikinci kriter olarak sayılmış olup gerçeklik unsurunun, somut gerçeğe değil, olayın, haberin verildiği andaki beliriş biçimine uygunluk olarak anlaşılması gerektiği, haberin güncel olmasının ise somut olayın açıklandığı tarihlerde kamu yararının bulunması esasına dayandığı, üzerinden süre geçmiş ve açıklanmasında artık kamu yararı bulunmayan bir olayın yayımlanmasında haber verme hakkından söz edilemeyeceğinden, burada kişilik hakkına üstünlük tanınması gerekeceği, geçmişteki bir olayın gündeme getirildiği haberin, hukuka uygun kabul edilebilmesi için kamu yararı taşıması gerektiği,
- Bahse konu şikâyet başvurusunun, haberin ve veri sorumlusunun cevabi yazısının incelenmesi neticesinde; gerçeklik unsuruna ilişkin olarak ilgili kişinin şikâyet başvurusunda yer alan “Müvekkilinin 2009 yılında İngiltere’de 3 sene hapis cezası ile cezalandırıldığı, Haziran 2009’da cezaevine girip Ekim 2010’da çıktığı, 1,5 yıl cezaevinde kalması sonrasında İngiliz Yasaları doğrultusunda kontrollü tahliye şeklinde kalan cezasını cezaevi dışında tamamladığı ve Nisan 2012 itibariyle müvekkile verilen cezanın tamamının infaz edildiği…” ifadelerinden de anlaşılacağı üzere habere konu olayın yargı tarafından verilen kararla kanıtlanmış olduğu, öte yandan, haberin güncel olması kriterinin değerlendirilmesi kapsamında mevcut şartlar altında bahse konu haberin gündemde kalması hususunda ve kamunun bu haberi alma konusunda menfaatinin devam ettiği dolayısıyla hukuka uygunluk sebebi sayılabilecek kamu yararının söz konusu haberde bulunduğu sonucuna varıldığı,
- Biçim ve öz arasındaki denge kriteri açısından ise haberde kullanılan dil, ifade ve resimlerin haberin veriliş biçiminin gerektirdiği ölçüde olması, haberin verilişinde gerekli, ilgili ve yararlı olmayan beyan ve değerlendirmelerde bulunulmaması gerektiği, haberin özü ile biçimi arasında denge gözetilmesi gerekliliği bulunduğu,
- Söz konusu haberde, biçim ve öz arasındaki denge kriteri açısından ise kullanılan dil, ifade ve resimlerin haberin veriliş biçiminin gerektirdiği ölçüde olduğu, haberin verilişinde gerekli, ilgili ve yararlı olmayan beyan ve değerlendirmelerde bulunulmadığı sonucuna varıldığı,
değerlendirmelerinden hareketle;
- İlgili kişinin kendisine ilişkin verinin söz konusu habere konu edilerek yayımlanmasında hâlihazırda kamu yararı bulunduğu ve bu itibarla çatışan haklar bakımından ifade özgürlüğünün kişilik haklarına üstün geldiği sonucuna varıldığı ve söz konusu başvurunun Kanunun 28 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi çerçevesinde değerlendirilmesi nedeniyle ilgili kişinin şikayeti ile ilgili olarak Kanun kapsamında yapılacak bir işlem bulunmadığına karar verilmiştir.